Showing posts with label masaüstü. Show all posts
Showing posts with label masaüstü. Show all posts

Wednesday, December 22, 2010

Last Minute Decorations

Son Dakika Süslemeleri
{}
{}
You have probably already decorated your house beautifully and are excitedly awaiting Christmas. I thought these pictures would provide inspiration for your table setting and some last minute touches here and there. In the photo above, I love the red apples and unbloomed hyacinths in terracotta pots. Throw in some candles, and voila!
{}
Muhtemelen evlerinizi çoktan süslediniz ve yılbaşı planlarınızı yaptınız. Bu resimlerin yılbaşını evde yemek yiyecekler için masa düzeni ve son dakika dokunuşları için ilham kaynağı olabileceğini düşündüm. Yukardaki fotoğrafta toprak saksılar içinde kıpkırmızı elmalar ve açmamış sümbüller harika duruyor. Araya birkaç mum da eklediniz mi oldu bitti bile.
{}
{}
Mix in some glossy purples with classic reds and greens in a large glass service plate. Use your choice of red flowers and bits from your Christmas tree, or some European holly and yew branches. Add a few apples and a couple of small eggplants. A few walnuts or pine cones would also give some woody texture and warmth.
{}
Klasik kırmızı ve yeşil kombinasyonuna pırıl pırıl moru da ekleyebilirsiniz. Kendi tercihinize göre seçeceğiniz kırmızı çiçekleri, çoban püskülü, porsukağaçı ve köknar dallarıyla birlikte genişce cam bir servis tabağında düzenleyin. Birkaç kırmızı elma ve bir-iki bostan patlıcanını sapları gözükmeyecek şekilde aralara yerleştirin. Kozalak veya birkaç ceviz ile araya ahşap dokusu da katabilirseniz daha da sıcak bir görüntü oluşur.
{}
{}
I think it would be a crime to hide those vivid green stems. I love the thickness and freshness of the stems of bulbous flowers, they're best displayed in glass vases.
{}
Bu capcanlı yeşil sapları saklamak bir suç olurdu. Soğanlı çiçekler cam vazolarda sergilendiğinde kalın, taze sapları da göründüğünden daha güzel oluyor.
{}
{}
Gingerbread cookies tied to potted hyacinths with bakers twine. Is there anything jollier than baker's twine?
{}
Saksıda sümbüllere kırmızı-beyaz çizgili iplerle bağlanmış zencefilli kuabiyeler. Bu ipe yabancılar "fırıncı ipliği" diyorlar, bizdeki adı nedir acaba? 
{}
{}
If you have a beautiful blue table like this, of course you can keep the decorations to a minimum and just work it.
{}
Böyle şeker gibi mavi bir masanız varsa süslemeleri abartmadan masanın güzelliğinden istifade edebilirsiniz tabii.
{}
{} 
Not Christmas colors at all, but still very festive. Merry Christmas everybody, I wish you a wonderful time with your loved ones :)
{}
Yılbaşı renkleriyle alakası yok ama yine de o ruhu veriyor, değil mi? Mutlu noeller, herkese şimdiden iyi seneler, dilerim sevdiklerinizle harika bir yılbaşı geçirirsiniz :)
{}
1-5-6 Hus&Hem, 2-3-4 Livet Hemma

Wednesday, June 2, 2010

Just Another Tea Set

Bir Çay Seti
{}
{}
I'll tell you a little secret. This blog is named after a certain tea party, but the girl behind the blog doesn't own a decent tea set! I usually have my tea in glass Bodum mugs, which I unluckily have broken 2 of in the past 2 weeks. I have this fantasy of someone throwing me a surprise tea party for my birthday, I think I've mentioned this before on the blog last year but alas, no party still. I'd throw my own but as I said, I don't have the necessary tea goodies to live up to my fantasy party! This set by Plumo is pretty close to what I had in mind.
{}
Küçük bir sır vereyim. Bu blog adını belli bir çay partisinden almış olsa da, blog'un arkasındaki kızın doğru dürüst bir çay seti yok! Çayı genelde poşetle, Bodum bardaklarda (Lipton sağolsun bedava stoklamışız, ne pahalıymış meğer) içiyorum, ocakta demlenmiş pek sevmiyorum. Kıymetli bir çaysa porselen demliğe havlu sarıp 3 dk bekletme yöntemini tercih ediyorum. Herkesi cici porselen fincanlarda içmeye zorlayacağım despot çay partisi verme fantazimi de bir türlü gerçekleştiremiyorum; güzel bir çaydanlığım olmadığı için. Bu ülkede pembe ya da kırmızı, yuvarlak hatlı, güzel saplı çaydanlık nerede satılır Allah aşkına? Şu yukardaki Plumo set fantazime epey yaklaşmış, gerçi bunun da su kaynatma kısmı yok.
{}
{}
This little hanger caught my eye while admiring Plumo. Last time I've been to London I brought a cast iron bell with birds on it in my suitcase. I think this explains how much I like things with birds on it! If you are like me, I urge you to follow Wee Birdy, if you aren't following already.
{}
Plumo'yu incelerken şu yukardaki askı da gözüme takıldı. En son Londra'ya gittiğimde üzerinde kuşlar olan dökme demir bir çanı bavulumda getirmiştim, sanırım bu kuşlu objelere zaafımın boyutlarını açıklıyor. Siz de de varsa böyle bir ilgi Wee Birdy blog'unu çok seversiniz.

Monday, June 1, 2009

Come Shine

Parla Güneş
{}

{}
Lovely Marion Cotillard, for Elle France I believe.
{}
Güzeller güzeli Marion Cotillard, sanıyorum Fransız Elle için poz vermiş.
{}
{}
Such a nice grouping to do with yellow flowers, or any color.
{}
Sarı çiçeklerle yapılabilecek çok hoş bir gruplama. Aslında herhangi bir renkle olur ama benim canım sarı çekti.
{}
Debi Treolar
{}

Joanna Henderson
{}
Check out the tea cosy.
{}
Çaydanlık kıyafeti çok şirinmiş.
{}
I have always been in love with glass houses. My dream house has a glass winter garden.
{}
Cam evleri her zaman çok sevmişimdir. Rüyalarımın evinde camdan bir kış bahçesi var.
{}
Debi Treolar
{}
{}
My birthday is coming up, I wish someone would throw an afternoon garden tea party with a frilly dress code and obligatory hats, and invite all my friends who I haven't seen for months.
{}
Doğumgünüm yaklaşıyor, keşke birileri bana bahçede bir akşamüstü çay partisi düzenlese, partiye fırfırlı cici kıyafetler ve şapkalarla katılmak şart olsa, aylardır görmediğim arkadaşlarımı davet etse.
{}
Anders Gramer
{}
Life is beautiful when I get my daily dosage of daydreaming.
{}
Günlük hayal kurma dozajımı aldıkça hayat güzel.
{}
Ve şimdi sayın seyirciler, kafamı kızdıran birkaç mevzu:
{}
1- Yüksek lisans tezimi teslim ettim ve jüri görüşmem de gerçekleşti. Tabii ki (daha önce de yalnızca "İçindekiler" kısmına göre fikir yürüten danışmanım dahil) tüm jüri üyeleri tezin kapağını ilk kez o an kaldırdılar. Tezin içeriğinden neredeyse tamamen bihaber olarak pişkin pişkin konuyu beğendiklerini söyleyip "İçindekiler"e bakarak 3 ay düzeltme verdiler. Peki ben ne vereyim bu tembel, umursamaz jüriye? "Düzeltin kendinizi!" buyursam bir işe yarar mı? Akademisyenlerin %99'una zerre kadar saygım yok doğrusu, yan gel yat, oh ne rahat hayat. Üniversite taifesi dışarıdan ne kadar bilmiş gözüküp ahkam kesiyorsa, içi o kadar boş demekmiş.
{}
2- Gün geçmiyor ki sokaktaki sıradan insanın iyi ile kötü arasındaki o ince çizgiyi nasıl da farkına varmadan geçip durduğunu gösterecek bir olayla karşılaşmayayım. Elif Şafak'ın Aşk'ını okuyup kendimi Tebrizli Şems'in öğretileriyle telkin edip durmasam sanırım bir ejderha gibi ateş kusup yanardağ gibi patlardım. Haset ve kıskançlıkla öğrencisinin yıldız gibi yükselen kariyerini ayaklar altına alıp onu ezmek için ağzımı bir karış açık bırakan girişimlerde bulunan içi çürümüş öğretim üyeleri mi? Bana "Fişe ne kadar istersen yaz, açığın varsa kapat abla" diyen, ve çalışan insanların çoğunun bunu yaptığını söyleyen, ben "İyi de bu çalmak değil mi?" diyince "Aaa, doğru ya!" diyen taksi şöförleri mi? Peşindeki sapığından kurtulmak için polisten yardım isteyen teyzeye "Adamın kafasına odunla vur, sonra kendi üstünü başını parala, sonra da şikayetçi ol, içeri atalım" diye yalancı şahitlik etmesini salık veren polis memuru mu? Babaannemin evine davlumbaz takmaya gelip, hakkı olmayan bir şekilde ücret talep eden, üstelik davlumbazı takmış gibi yapıp giden servis elemanı mı? Hangi birini anlatayım? Lütfen "dünyanın çivisi çıkmış" demeden önce kendinizi gözden geçirin, doğru ile yanlış arasındaki sınır sandığınız kadar net değil. O sınırın üzerinde yürüyoruz. Ben de kendimi didik didik etmek üzere masaya yatırıyorum şu an itibariyle.
{}
3- Dilemma'da son durum: Tezi yetiştirmeye çalışırken ofise gelmek beni iyice baydı. Karar verdiğim gibi Mayıs'ta işten ayrılmak üzere harekete geçiyordum ki patron bu sefer de part time çalışmamı teklif etti. Cazip geldi, kabul ettim. Haftada 3 gün gelmek o kadar koymuyor. Bilmiyorum korkaklık mı ediyorum? İnternetten Londra'da ev baktım, tahmin ettiğimden de pahalıymış. Çalışma iznim falan da yok yani. Birkaç yıl oraya göçeyim istiyorum, yol yordam bilen var mı?
{}
English translation: Remember my dilemma? Just as I was getting ready to finally quit my job, my boss offered me part time. I was already freaking out about the recession so I said yes. I don't know if I'm doing the right thing or just being a coward. I went online househunting in London and it is even more expensive then I expected. Not to mention I don't even have a work permit. I wanna hang out there for a couple of years, any ideas on how I can make this work?

Wednesday, April 22, 2009

Like I Care

Umurumda Değil
{}
Who would have thought one could develop such feelings for a spoon?
{}
Bir kaşığa böyle hisler besleyebileceğimi nereden bilebilirdim ki?
{}
Oh, spring, why must you play with my heart? Fill my dreams with images of myself running though flower laden fields, make me leave the house with a chic Parisienne striped tee, and then throw raindrops and gray skies on my face. Why must you always remind me of you and then abandon me, leaving me yearning for more... Well take this: Polly Wreford is my new spring!
{}
Duygularımla oynuyorsun ey bahar! Beni çiçek tarlalarında koşma hayallerine sürüklüyor, Parisienne çizgili t-shirt'ümle evden çıkartıyor, sonra suratıma tokat gibi gri bir gökyüzü ve yağmur çarpıyorsun. Yüzünü gösteriyor, ben daha doyamadan beni terkediyorsun. Al sana: benim yeni baharım Polly Wreford fotoğrafları, tamam mı!
{}
{}
The cups are much more sweeter than the pink milky goo in them can ever be.
{}
Fincanlar, içlerindeki sütlü pembe maddenin olabileceğinden daha tatlı.
{}
{}
{}
How about crochet placemats over a gingham tablecloth? Apparently it's a great idea.
{}
Pötikare masa örtüsü üzerine tığ işi amerikan servis mi? Anlaşılan bu iyi bir fikir!
{}
{}
{}
Simple & gorgeous; white, daylight and florals are my go-to happiness recipe.
{}
Sade & muhteşem; beyaz, gün ışığı ve çiçekli desenler benim her daim işe yarayan mutluluk formülüm.
{}
{}
{}
I'm not a kid person but this fella is too cute! With that hair and those freckles it's like he walked out from a story or something.
{}
Çocuksever biri olmamakla birlikte bu ufaklığın tatlılığının hakkını vermem gerekti. O saçlar ve çillerle bir hikayeden falan fırlamış gibi görünüyor.
{}
{}
Ignore the lady, the room is so cosy! I love the subtle, warm color scheme.
{}
Kadını görmezden gelin, odanın sıcacık ama göze batmayan renkleri ne güzel olmuş ona bakın.
{}
{}
A knitted blanket, in such gorgeous colors. I love these. My mom is currently making one (and frankly we're lucky if she finishes it by winter 2010). Just kidding, I know she'll like this.
{}
Muhteşem renklerde örgü bir battaniye. Bayılıyorum bunlara. Şu an annem de benzer bir tane üzerinde çalışıyor, şanslıysak 2010 kışına bitirir. Şaka şaka, bunu sever biliyorum, bu resmi ona armağan ediyorum.

Thursday, July 24, 2008

Jewels Of The Kitchen

Mutfağın Mücevherleri
{}
Feeling a little restless today. Something to cheer up myself and others like me...
{}
Biraz asık suratlı bir gün. Kendimi ve benim gibileri neşelendirmek için birşeyler...
{}
{}
If I had these pretty plates to look at....
{}
Bu güzelim tabaklardan...
{}

...and a few cupcakes...

...enfes kremalı kekler yesem...

....maybe I wouldn't feel fragile like porcelain...

....porselen gibi kırılgan hissetmem belki...

....and get through the day....

...ve geçer gider bu gün de...

....red peonies...

....kırmızı şakayıklar....

...or yellow sunflowers....

...ya da sapsarı ayçiçekleri...

....or just plain candlelight to brighten up my state...

....ya da basit mum ışığı aydınlatırdı beni....

....maybe I should pray....

....belki dua etsem....

...for a little sunshine....

....biraz günışığı için...

...and go to a picnic....

....bir de pikniğe gitsek...

...with my valentine...
...avutur beni sevgilim...

{}

Images 1-2-6 from Country Living, rest from Sköna Hem.

Saturday, April 12, 2008

A Feast For The Eyes

Gözlere Bayram
&
It is not easy to choose the right china for home (at least for me), as there are so many beautiful options around. But, sometimes, "love at first sight" make it quick and painless. It is especially true for Jasper Conran's simple, elegant and beautiful designs for Wedgewood. Love them all.
&
Etrafta bir dolu seçenek varken doğru porselen takımı seçmek her zaman çok kolay değildir (özellikle de benim için). Ama, bazen "ilk görüşte vurulur" "bu o" dersiniz, karar hızlı ve kesindir. Jasper Conran'ın Wedgewood için tasarladığı porselenler öyle sade, zarif ve güzeller ki, tek kelimeyle "bayıldım."
&

&
"Colors." No, this is not candy, this is just lovely.
&
"Colors/Renkler." Hayır, şeker değil, ama çok şeker.
&
&
I wish we had room for them all!
&
Keşke hepsi için yerimiz olsaydı!
&
&
"Blue butterflies" and roses, for peaceful summer afternoons.
&
"Mavi kelebekler" ve güller, yaz mevsiminin sakin ikindileri için.
&
&
"Chioniserie Green" bowl is a"must have" for bowl freaks.
&
"Chinoserie Green/ Chinoserie Yeşil" kase, özellikle de kase delileri için bir mecburiyet.
&
&
Another lovely bowl option "Casual."
&
Bir diğer güzel kase seçeneği "Casual/Gelişigüzel."
&

&
From "Chinoserie Green and White" collections.
&
"Chinoserie Green and White/ Chinoserie Yeşil ve Beyaz" kolleksiyonlarından.
&

Friday, February 15, 2008

Hella Jongerius

bosluk
Counting on deliciously stylish chocolate bars to get you hooked on this post.
7 selected icons of Dutch design on chocolate; Hella Jongerius 2004.
bosluk
Bu yazı ilginizi çeksin diye açılışı bu nefis tasarım külçesi çikolatalarla yapıyorum. Üzerlerine Hollanda'dan çıkma 7 ikonik tasarımın basılı olduğu çikolata; Hella Jongerius, 2004.
bosluk
boluk
Hello my dear readers! Another week has past with me not being able to do as many posts as I wish, but my school project is finally over so I'm in a total state of euphoria; feeling relieved, fulfilled and happy! I also finally got a scanner, it's currently missing a cable but pretty soon I'll be bombarding you with great pictures from the big, BIG piles of magazines that I have in my possession. Thanks mom, for buying design magazines when I was just a silly high school kid! Anyways, today's post is about a fabulous designer who happens to have a very innovative approach on combining materials, using them in unusual ways, and makes the kind of products that make your heart beat faster when you set your eyes on it. I'm talking about famous Dutch designer Hella Jongerius.
bosluk
Merhaba sevgili okuyucularım! Arzuladığım kadar çok yazı yazamadığım bir hafta geçti, ama okul projemi nihayet teslim ettim ve bu yüzden de kendimi bulutların üzerinde, rahatlamış, gururlu hissediyorum. Ayrıca nihayet bir tarayıcıya sahip oldum, bir kablosu eksik ama yakında sizi annemin ben taaa lisedeyken almaya başladığı ve şu an misafir odamızda birkaç tepe olarak yükselen dekorasyon dergilerinden alacağım muhteşem resimlerle bombardımana tutacağım! Herneyse, bugünün yazısında malzemeleri karıştırmak ve üretme tekniklerindeki deneysel yaklaşımıyla insanı heyecanlandıracak ürünler yapmayı hedefleyen Hollandalı ünlü kadın tasarımcı Hella Jongerius'ın beğendiğim bazı tasarımlarını sizinle paylaşacağım.
bosluk

bosluk
Hand decorated dish from her "non-temporary" collection. Beautiful ceramics made with techniques that are centuries old. I like the delicateness the non-glazed parts give to it. This could be the dish our grandmothers prize in the depths of her cabinet for "that special occasion" that never seems to come.
bosluk
"Geçici olmayan" koleksiyonundan, el ile süslenmiş tabak. Yüzlerce yıl eskilikte teknikler kullanarak yapılmış güzel seramikler. Sırlanmamış bölümlerin verdiği narinlik etkisini sevdim. Bu tabak anneannelerimizin "o özel gün" için daima dolapların derinliklerinde özene bezene sakladıkları tabak olabilirdi bu.
bosluk

bosluk
Candleholder, also from the "non-temporary" collection.
bosluk
"Geçici olmayan" koleksiyonundan şamdan.
bosluk

bosluk
" What I try to do is to make work that is so layered, personal or detailed, nicely detailed that it really touches people so they really want to buy it, so they save for it and buy it and they have it for the rest of their life like you buy antique or art or whatever. In that way you give design a happier approach than the throw-away cheap things that are on the market." says Hella Jongerius. I think she has achieved that goal with her Shippo plates, seen above. They are hand-crafted with enameling technique, and as you can see they are exquisite.
bosluk
"Yapmak istediğim şey öyle katmanlı, kişisel, veya güzelce detaylı bir iş yaratmak ki insanları etkilesin ve onu almak istesinler, almak için para biriktirip aldıklarında bir antika veya sanat eseri gibi ömürleri boyunca ona sahip olsunlar. Bu şekilde piyasadaki at-gitsin ucuz şeylere oranla tasarıma daha mutlu bir yaklaşım getirmiş olursunuz." - Böyle söylüyor Hella Jongerius. Bence tasarladığı Shippo tabaklarla (yukarıdaki resim) bu amacını başarmış. Bu tabaklar çok eski, ancak yok olmakta olan mineleme tekniği ile elde yapılmışlar ve gördüğünüz gibi olağanüstü güzellikteler.
bosluk

bosluk
Long Neck and Groove Bottles. She wanted to combine ceramics and glass because they are materials that are both based on earth and both require heat to be transformed. She did this by creating two seperate vases that fit each other. She wrapped them with bright tape to connect them because she wanted them to look unfinished, just like a sketch.
bosluk
"Long Neck ve Groove Şişeler". Tasarımcı seramik ve cam malzemeleri birleştirmek istemiş, çünkü iki malzeme de topraktan geldiği (kil ve kum) ve ikisi de ısı ile şekillendikleri için bu malzemeleri akraba olarak görmüş. Seramik pişerken küçüldüğü için önce seramik parçayı üretmiş, sonra da ona uygun olarak camı. Sonuçta birbirinden farklı biçimlere ve kimliklere sahip olan, ancak birbirine oturan iki vazo yapmış. Onları birbirine bağlamak için renkli bantlar kullanmış çünkü bu şekilde fazla estetik görünmelerini engellemek, onlara tıpkı bir eskiz gibi bitmemiş bir hava kazandırmak istemiş.
bosluk
Long Neck and Groove Bottles, 2000.
bosluk

bosluk
Delfts Blue B-Set, made in the delft blue tradition. She either followed the old patterns or replaced them with computer pixels. The jug at the back (which was originally inspired by an old jug at the Gemeentemuseum collection) has the same approach as the "Long Neck and Groove Bottles", the copper handle is attached using plastic ties.
bosluk
Mavi Hollanda porselenlerinden esinlendiği "Delfts Blue B-Set" koleksiyonu. Bu koleksiyonunda bazen ince el işlerini, bazen de pikselleri abartılmış desenler kullanmış. Arkada görülen sürahi de Hollanda'daki Gemeentemuseum adlı müzede yer alan eski bir eserden esinlenmiş, ama bakır kulbu yukarıdaki seramik/cam şişelerdekine benzer bir yaklaşımla plastik bağlarla tutturulmuş.
bosluk

bosluk
Detail from "Props".
bosluk
"Dekorlar"dan bir detay.
bosluk
bosluk
"Props", 2007. Designed for Vitra's presentation at Salone Del Mobile in Milan. They are described as "hybrids between a functional product and a character from the fantasy world of animal fables".
bosluk
"Dekorlar", 2007. Jungerius bunları Vitra'nın Milano'daki Salone Del Mobile fuarındaki standı için tasarlamış. "Fonksiyonel bir ürün ile fablların fantastik düyasından bir karakterin melezi" olarak tanımlanıyorlar.
bosluk

bosluk
Vases for Ikea. All of them have the same shape, yet they were all made with different techniques and traditions, each representing a particular part of the world.
bosluk
Ikea için tasarladığı vazolar. Klasik vazo biçimini boş bir tuval gibi kullanmış ama biçimi aynı olsa da birbirlerinden seramik teknikleriyle ayrılan vazolar tasarlamış. Bu şekilde her vazo Dünya'nın belli bir yerini temsil ediyormuş.
bosluk

bosluk
"Knitted lamp", knitted from glass fibres. She wanted to design somethig out of glass fibres that made total use of the material's properties; transparency, heat resistance, flexibility.
bosluk
"Örülmüş lamba", cam liflerinden örülerek yapılmış. Bunu tasarlarken amacı malzemenin özelliklerinden (ışık geçirgenlik, ısıya dayanıklılık, esneklik) tamamen fayda sağlamakmış.
bosluk

bosluk
She designed this as part of her "My Soft Office" exhibition at MoMA NYC. I know it's only for exhibition purposes but could really use something like this while snacking & blogging.
bosluk
New York Modern Sanatlar Müzesi'ndeki bir sergi için "Benim Yumuşak Ofisim" adını vediği bir ürün serisi tasalamış, bu klavye de bu serinin bir parçası. Sergi amaçlı olduğunu biliyorum ama atıştırıp blog yazarken böyle birşey gerçekten işime yarardı...
bosluk


bosluk
Prince and Princess vases inspired by a 14th century copper-red vase from China and a 15th century cobalt blue Ming vase. The tiny holes that create the flower and dragon patterns are filled with colored silicon making them waterproof.
bosluk
"Prens ve Prenses" vazoları 4. yüzyıldan kalma kırmızı bir Çin vazosu ve 15. yüzyıldan kalma kobalt mavi bir Ming vazodan esinlenerek tasarlamış. Vazolara delikler delerek ejderha ve çiçek desenleri oluşturulmuş, sonra bu delikler renklendirilmiş silikonla doldurulmuş, böylece de vazolar su geçirmez hale gelmiş.
bosluk
"I'm designer who uses a lot of ingredients to get to a product. Not only form, but also history, tradition and contemporary inspiration. And I like to mix craft with industry. so in short... I can't be shorter."- Hella Jongerius
bosluk
"Bir ürüne ulaşmak için bir sürü bileşen kullanan bir tasarımcıyım. Yalnız biçim değil, aynı zamanda tarih, gelenek ve çağdaş esinlenmeler. Ve zanaati endüstri ile birleştirmeyi seviyorum. Yani kısaca...daha kısa olamam." - Hella Jongerius

You can read interviews with Hella Jongerius at Designboom and Design Museum.